20 Ocak 2011 Perşembe

??????

dün gece yatarken yazmak istediğim binlerce şeyi toparlayıp koymuştum kenara. Sanırım en güzel yatakta düşünülüyor, eleştiriliyor, hatırlanıyor, karar alınıyor, hissediliyor. Bütün bunları hem yazmak istiyorum hem de istemiyorum. İçimde çok da güzel olmadığını bildiğim bir takım düşünceler var. Bebek olsun bebek olsun derken böyle olacağını biliyordum. Az sonra yazacaklarımı günün birinde vücuda gelip okuma yazma öğrendiğinde okursa diye de korkuyorum. O muhteşem şefkat duygusundan bende eser yok. Hiç birşey hissetmiyorum. Yapmamam gereken milyonlarca şeyi sanki inadına yapıyorum. İçsel olarak bu "yapmamam gereken"lerin kendi adıma özgürlüğüme yapılmış müdahale gibi algılayıp özellikle yapıyorum. Bunun bebeğe zarar verebileceği ihtimalini düşünür düşünmez de en derinden "umurumda değil" savuruyorum. Hatta ve hatta bu kısıtlamaları hayatıma sokarak keyfimi kaçırmasına bozuluyorum. Ben sanırım hiç anaç değilim. İçimde zerre kadar analık duygusu yok. Ya da diğer anlamıyla, üvey anne anlamıyla analık var. Tüm bunlar olurken de vicdanıma yenik düşüp kendimi kıyasıya suçluyorum. Hep bıraktığım gibi kendimi çelişkiler yumağının ortasına bırakıveriyorum. Bir yansdan hiçbirşeyi haketmeyen bir insan olduğumu düşünürken öte yandan köşeye sıkışmış fare gibi etrafıma ve özellikle duygusal anlamda bebeğe saldırgan oluyorum. Hoş ortada 0,5-1 milim arası zuhur eden şeye bebek demek ne kadar doğru bilmiyorum. Neler oluyor bana, neden bende de diğer anneler gibi annelik hormunu gibi bişey salgılanmıyor. Neden sevgisizim? Hiç sevgisiz büyümedim, doydum sevgiye, yeri geldi kustum sevgiden. Hep almayı mı öğrendim acaba, vermek üzerine egzersiz mi yapmalıyım. Bu saatten sonra sevmeyi öğrenebilir miyim? Bu satırlar söz konusu bebek tarafından okunduğunda ne hissedilecek acaba. Millet gün gün aman da bilmem ne diye parmaklarının arasına sıkıştırdığı mendille göz kenarındaki nemi alırken, ne kadar muhteşem birşey, ne mucizevi bir olay bu bebek diye gebeliğini kutum kutum kutlarken arızaya bağlamak neden benim payıma düşüyor. Bir an önce normale dönmek istiyorum. Onur ağzıma tıkmaya çalıştığı her yiyecekte "hadi bak bebeğimiz hatırına, bak bu onun için olsun" gibi cümleler kurduğunda çok farkettirmesem de sinirleniyorum. Bozuluyorum, kabullenemiyorum. ICT terminolojisi ile entegre olamıyorum. Bir yandan da çok korkuyorum, sen bunu hiç haketmedin diyip geri alırlarsa benden diye............................................................................................................................
Bunları anlatmak için açmamıştım sayfayı.

4 yorum:

enmeru dedi ki...

bence o kadar normal ki! senin gibi dusunen o kadar cok anne adayi var ki bilemezsin. sen onlarin icinde bunlari dile getirecek kadar cesur ve acik yurekli olansin....

bebegin bu satirlari okudugunda seni cok iyi anlayacak ve annesinin acik yurekliligi ile bi kere daha gurur duymaktan baska birsey yapmayacaktir...

Tebrikler pamucak arkadasim :)))

s dedi ki...

Annelik tecrübesine sahip birinden sonra, benim sözlerim ne kadar kayda değer emin değilim, yine de yazayım. Bana göre de hissettiklerin normal, adım gibi eminim ki ben de senin gibi hissedeceğim. Ve hatta o kadar yoğun hissediyorum ki, bebek konusunu beynimin ulaşılmaz köşelerine, çıkmaz ayın son çarşambalarına itiyorum... Tek umudum doğanın işe karışıp, hormonların bir noktada devreye gireceği. Doğa ana elbet senin de kapını çalar, sen keyfine bak :)

s dedi ki...

Unutmadan, biraz daha sık yaz. Mesela bu blogda yazmaya niyetlenip yazamadığın birikmiş düşüncelerinden başlayabilirsin işe... Her gün bloguna tıklayıp, elim boş dönmekten yoruldum ;)

V dedi ki...

"siyah süt" belki tam da senin şu araki halet-i ruhiyene uygundur. bence de suçlama, yargılama kendini, dünyanın en şanslı çocuk(ları)ndan olacak sizinki(ler).bundan zerre şüphem yok..

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.