19 Şubat 2011 Cumartesi



Bi çılgınlık yapmak istiyorum. Kafesimin oyuncak tekerleğinde yürümekten çok sıkıldım. Bi çılgınlık, kısır döngüyü kıracak bi çılgınlık. Demir parmaklıkları kemirmekle mi işe başlasam acaba?

18 Şubat 2011 Cuma

Beslenme saati



33'e geldim ama hala kendimle uğraşıyorum. Ben şöyleyim, hayır tam öyle değil de böyleyim falan filan. bunca yıldır çözemedin, işin gücün yok, kendinle ilgilnemeye devam et. Böyle olunca da çok bencil olduğumu düşünmeden edemiyorum. Ben öyleyim yok böyleyim, neyse ne üff yani.
Örneğin dün yemek yapıyordum, ne yapıyordum du bakayım. Dur dur ondan önce geçen sabah Onura bize börek al da gel dedim, sağolsun koşa koşa gitti aldı. Güzelce yiyoruz masada durduk yere dedi ki; 5*3'ten haftada 15 kez ya dışardan yemek yiyoruz ya da dışarda yemek yioruz diye çarpılı bölülü bir hesap yaptı. Bana hiç yemek pişirmiyorsun mu demek istedi yoksa ne kadar zenginiz mi bilmiyorum ama ben 2.ye yordum :))) Neyse haklı olarak evde bişeyler yemek istiyor, ev usulu. Ben de buna istinaden dün eve geldim bişiyler yapayım dedim. Hah hatırladım mercimek çorba+peynirli kaşarlı maydonozlu tava böreği (kırpık börek). Yemek yaparken düşünüyordum işte ne kadar düz ne kadar sade birisin, rengim yok benim, renksizim ben. Yemekten belli, yaptıklarımdan belli. Belki de bu eksiklik sürekli olarak kendim hakkında düşündüyor, haksızlık etmeyeyim belki de bencillik değildir. Bişeyler yapacaksam mutlaka sade olsun istiyorum, baharat koyacaksam tek bir tane koymak istiyorum, ya karabiber ya kimyon yani. ikisi bir olamaz. Tek bir tat almak istiyorum. Yemekleri de sırayla yerim zaten birbirine katmam. Hazır konu açılmışken şu böreğin tarifini de vereyim tam olsun:



Kırpık börek ( Annanem Mersinde yaşayan teyzemi ziyaret ettiği sırada komşusundan görmüş ben de ondan öğrendim, komşu nerden biliyor onu bilemem) ikinokta üsüste+enter



2 yufka (Bu konuyu açıklamam lazım. Evin ordaki yufkacıdan yufka almaya gittim. aa bi baktım büttün paramı harcamışım 0,8*2= 1.6 TL bile param yok. E yufkacıya girmiş bulundum. Visa kart geçiyor mu dedim, bakkaldan çekeriz abla dedi ama 1,6 liralık alışveriş yapacağımı bilmiyor. Şimdi dedim bankaya komisyon ödemeyin 1,6 TL için dedim, bi yandan da bakıyorum tepkisine (sonra ödesem olur mu falan diyemediğimden ondan teklif bekliyorum, bir yandan da çantayı aranıyormuş gibi yapıyorum oysaki eminim 1 kuruşum bile yok) Neyse adam dayanamayıp geçerken bırakırsın abla falan diyor, ben de ay olur mu olmaz ki diyorum. Aklımdan da onur yanımda olsa beni diri diri yemişti diye geçiriyorum. Efendime söylüyüm sonunda aldım iki yufka çıkarken de hakkını helal et dedim ama adam yanlış anladı galiba parayı ödemiycem sandı, helal et diyince. Bugün vericem gidip. Siz öyle yapmayın, yanınıza para alın.



Hah yufkalar tamammı?



Diğer malzemelere geçmeden doğrudan anlatmaya başlıycam daha eğlenceli.



Benim diğer malzemeler evde vardı. Neyse.



Geldim eve büyükçe bi teflon tava çıkarıp, içine de küçük bir soğan büyüklüğünde tereyağ attım, ocağın üstüne koydum. O erirken (yağı yakmayın ama dikkat edin kanser yapar yanmış yağ) kasenin içine bir yumurta kırıp çırptım (yumurtayı önce çırpın çünkü içine başka bişey konduktan sonra örneğin süt, çırpmak zor olur.) içine küçük bir su bardağı süt döktüm. Bu arada tavada eriyen yağı süt ve yumurtaya kattım. Tavayı iyice süzdürmedim, böreğin dışı için bıraktım. Başka bir tabağa da çeyrek demet yıkadığım maydonozu kıydım (maydonozu tabağın içinde kıydım ayrıca kesme tahtası kirletmedim) içine beyaz peyniri (2 mandalina büyüklüğünde)bıçak yardmıyla ufalttım, bide kaşar peyniri (1 mandalina kadar) bıçakla doğradım lezzet versin diye (rendelemedim rende kirlenmesin diye, üstelik rendede kaşar rendeleyinde hem heryerine yapışıyor hem de elini kesiyorsun).



İçinde erimiş tereyağı olan tavaya 1 yufkayı açtım. Tabiki de yufka büyük gelir, büyük gelen kısımlar orantılı biçimde dışarı taşacak. ( bu işlemi tezgahta yaptım, ocağın isi pisi bulaşmasın diye) Yufkanın tavanın içinde kalan kısmı biraz kırşık olacak yani dümdüz açmıyosunuz. Geri kalan yufkanın yarısı kadarını elimde parçaladım, kırpık kırpık yaptım ( böreğe ismini veren işlem) kırpıkları tavanın içine attım, üstüne penir maydonoz karışımını orantılı döktüm, üstüne çırptığım yumurta süt yağ karışımını döktüm. Kırpmadığım yufkanın geri kalanını da kırptım içine attım. Sonrada tavadan taşan yufkayla malzemeleri güzelce kapattım. Bu işlemi de orantılı yapın bir taraf kalın bir taraf ince olmasın. En son üzerine biraz yağ gezdirilse güzel olur. fırça yardımıyla yapılması gereken işlemi yine tembelliğimden elime döktüğüm azıcık sıvıyağ ile böreğin üstünü okşaya okşaya yaptım. Neden mi? 1) fırça kirlenmesin, 2)kirlenen fırça makineye konduğunda kimyasal reaksiyon geçiriyor, yamuluyor üstelik zararlı olur diye düşünüyorum naylonun böyle değişime uğramasının, 3) fırçam da yok ayrıca. Hazırladığım böreği genişçe bir ocakta ama kısık ateşte pişirdim, altını spatula ile kontrol ettim, piştiğinde, ki burası çok önemli bir kısım, beceri gerektirir, onu şöyle anlatayım; spatulayı iyice böreğin altına geçirin diğer elinizde bi böyle bıçak gibi bişey olsun ama sivri olmasın, teflonu çizmeyin yani, iki taraflı (alt üst tarafı yani, iki araçta aynı tarafta olmayacak) tutarak böreği ters yüz edin. Altını da pişirdikten sonra afiyetle yiyin (3-4 kişilik, 4 kişilikte 4. kişi pek doymaz ama, aslan payını diğer 3 kişi alır kanımca)



Mercimek çorba tarfini de vermezsem çatlarım, çünkü bu çorba harbi güzel oluyor hemde aşırı basit:



1 kase mercimeği üstün körü yıkayıp tencereye atın. Üstün körü diyorum çünkü iyice yıkarsanız mercimeğin doğasında bulunan nişastayı döküp atmış olursunuz ki bu çorbanızın kıvama gelmesi açısından da besin değeri açısından da iyi olmaz. 1 soğan (orta) 3 diş sarmısak soyup mercimeklerin yanına gönderin. 1 kaşık tuz atın. 1 kase mercimeğe 3-4 kase su yeterli olur, pişerken çeker zaten. İstenirse 1 havuç 3-4 parçaya bölünüp atılabilir ama ben koymadım. soğanı 2-3 parçaya bölmeyi unutmayın bu arada. 20-25 dakika piştikten sonra (pişerken karıştırıp sarı köpüğünü yüzünden almayı unutmayın) Ocaktan aldıktan sonra blendır yardımıyla soğanı sarımsağı parçalayın, bu arada mercimeklerde kıvama gelir zaten. Mercimeğe sarımsak acayip yakıştı, yok koymam demeyin hem kışın soğuk günleri için iyi bir antibiyotik.






Gerizekalılar için basit yemek tarifleri bölümümüzün sonuna geldik, sevgiler.
Edit: Şimdi bu dandik mercimek çorbası tarifine ne gerek vardı diyeceksiniz ama soğan ve sarmısağın yaratacağı farktan haberiniz bile yok.

3 Şubat 2011 Perşembe

Kendim oturup makale yazacağıma hakemlik yapıyorum. Üstelik ilk deneyimlerim olduğu için ıcığı cıcığı inceliyorum. Birileri soru soruyor onlara enformasyon yetiştiriyorum. Az buz değil bazen yarım günümü bile alıyor. Üstüne derslere giriyorum, üstüne içerik hazırlıyorum, üstüne öğrencilerin danışmanlığını yapıyorum, problemleri bitmiyor da diyebilirim.
bir tek kendime faydam dokunmuyor yani. Bu arada Defne joy'un ölümüne aşırı aşırı üzüldüm, etkisinden çıkamıyorum. Yakından takip edip sevdiğim bir isimdi. Özellikle uzman avı programında süper zeki esprilerle kahkahaya boğardı. Düşününce bu kadar enerji fışkıran birinin nasıl olup da?? Nasıl olup da inanamıyor işte :(( Acaba az zamanı olduğu için mi zipli bir hayat yaşadı? Bu mantıkla uyuzlar mahşere kadar yaşar. Vay ki dünyanın haline.
Bu çiçek böcek de pek mi pembe oldu ne? Hiç cici bici şeyler yakışır mı bana canım, bi dursun da uçururum ben onu. He he değiştirdim bile, kelebeğe çiçeğe tahammülüm 15 dakikaymış onu da öğrendik. Bu iyi oldu. Renkli ama çiçekli değil.

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.