30 Ocak 2008 Çarşamba

Ağır yaralı

Yeniden ayağa kalkmaya çabalıyorum, yeni baştan kurmaya çalışıyorum. Gerçekleri ya kabullenmeli ya da senin gerçekliğin olmaktan çıkarmalı, arası yok. Karar veremiyorum. Bundan 10 yıl önce bütün dünyaya meydan okurum be, kimseler alıkoyamaz yolumdan diyen ben artık güçsüzmüyüm ne, artık yorgunmuyum ne? İçimdeki aslan kükrüyor arada bir, savaşmaya gücüm varmış gibi oluyorum ama öyle çabuk düşüyorum ki yere..Aşkın meydan muharebelerinden hep ağır yaralı çıktım, bu kez sağ çıkacağım şüpheli, bu kez canımı teslim ediyorum sanırım.

Ey güzel Allahım nasıl layık gördüysen bu vücutta bu nefesi
Geri almak senin takdirin ama bilesin geçti benden yaşama hevesi

24 Ocak 2008 Perşembe

Yeni başlangıçlar




Hataların farkına varılır, kolay yol olan yaralı kolu kesmektir ama zor karar verilir ve tedaviye başlanır. Çabalıyoruz.....birlikte.

14 Ocak 2008 Pazartesi


İyi şeyler hep filmlerde olmaz sanırdım. Gerçek hayatta da iyiler er geç kazanır, iyi kalpli olan mutlu olur, kötü de hep yola gelir, anlar hatasını, özrünü diler, o da iyi olmaya çabalar.....Koca bir yalan..... Eski Türk filmlerinin gazladığı bir yalan. Neden bunları gerçek sanarak büyüyoruz. Ve neden annelerimiz hala bugün bile inanıyor bu zırvalığa. Neden bize gerçekleri öğretmiyor. Ne kadar da güçsüz kalıyoruz hayata işte bu yüzden. Bilseydim eğer küçükken dünyanın nasıl bir yer olduğunu bu kadar çok umut beslemezdim...Şimdi nerdeyse 100 yıllık bir çınar gibi kök salmış umutlarımı kesmek bu kadar zor olmazdı. Küçükken öğrensem kıyıverirdim canına minicikken diktiğim fidanın. Şimdi ben bu ağacı nerelere sığdıracağım. Öylece dikilmiş duruyor koca çınar kalbimin tam ortasında. Nazım Hikmet’in “sol memenin altındaki cevahir” diye tanımladığı, savaşmaktan hem yorgun hem olgun, hem güçlenmiş yüreğime yaslanmaktan başka çıkar yol kalmadı yine. Yine isyanlardayım bu gece yine. Saat 4:00, uykusuzum, en büyük kaçışı uykularımla yaparken şimdi uyku bile tutmaz oldum. Tam menapozlu evde kalmış kadınlar gibi gece uykusuna bile hasretim. İçimde bir sıkıntı. Bi sigara olsa da türk kahvesi ile bassam zehiri ciğerlerime bassam içime içime, daha çabuk ölmek için, ölüme bir nefes daha yakın olmak için. Trt de bir film oynuyor, (saat 4:30) siyah beyaz, adı "Alnımın kara yazısı", izliyorum, kadın asıyor kendini sonunda. Bende biyer bulsam asacak diyorum. Evdeki tüm lambaları abajura çevirdiğimden tavanda bu iş için en müsait çengeller bile yok ipi bağlamaya. Kendimi asamıyorum bile, öyle kara alnımın yazısı. Herşeyi yazgıya yüklemezdim ben, kendi elindedir insanın derdim ama kötülerin kazanması gibi kara yazım kazanıyor hep. Pek de elimde değilmiş anladım..........

13 Ocak 2008 Pazar

Okumayın, içinizden sezen aksuyla birlikte söyleyin

kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun hatalarim
ovunmem bu yuzden
bu yuzden kendimi ozel onemli zanettmem
kucugum daha cok kucugum
bu yuzden butun sacmalamam
yenilmem bu yuzden
bu yuzden hala kendime guvensizligim
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
kucugum daha cok kucugumbu yuzden butun korkularim
gururum bu yuzden bu yuzden cocuk gibi korunmasizligim
kucugum daha cok kucugum bu yuzden sonsuz endisem
savunmam bu yuzdenbu yuzden bir kucuk iz birakmak icin didinmem
ne kadar az yol almisim
ne kadar az yolun basindaymisim meger
elimde yalandan kocaman rengarenk oyuncak zaferler
kucugum daha cok kucugum

11 Ocak 2008 Cuma

İzinden döndüm. 1 hafta oldu, son bir haftadır işle, yaşamla, aşkla ilgili hiçbişeyim, hiçbir olayım yok. Varolan sistemi sürdürmek için minimum ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum. Nefes alıyorum, uyanıp okula geliyorum, gerekirse konuşuyorum, akşam eve gidip uyuyorum, sabah yine aynı terane. Bide tabii olabildiğince normal görünmeye çalışıyorum. Hernekadar bilsemde hayatın çarçabuk bittiğini, hergünün son günüm olabileceğini elimden gelmiyor tadını çıkarmak, vazgeçmişlik damarlarıma işlemiş, hiçbirşeyden keyif almıyorum...............

7 Ocak 2008 Pazartesi

30 30 60 Bir gemi batmış


Son kullanma tarihi 8 ocak 2009 da dolacak olan otuzuncu yaşıma basmış bulunuyorum. Elimde kolumda olanlar: bir kaç kova gözyaşı, gerçekleştirilememiş ve gerçekleştirilemeyecek 8-10 hayal, ufak tefek umut kırıntıları, bi miktar ayrılık bi miktar kavuşma, sayısız şehirlerarası otobüs yolculuğu, aynada görülmeye başlanan kırışıklıklar, beyaz teller, haaa bi de tabii Can Yücel'in dediği gibi yarısı yaşanmış bir ömür. Ancak hala içine herkesi sığdırabilecek, çocukluktan kalma koca bir yürek.

6 Ocak 2008 Pazar

Evde internet kullanmıyorum o yüzden blogumu genelde okulda yazıyorum 1 haftalık iznin ardından okula geldim, içimde de iyi duygular vardı ama okuldaki görevli insan çiçeğimi sulamadığı için solmuş ve nasıl sinirlendiğimi anlatama, çok sinirlendim yahuu. İşini yapmayanlardan ayrı bir nefret ediyorum, kendisini sevmezdim zaten, babsınıda sevmez kıvama geldim yani. Hayır neden işini doğüru dürüst yapmıyosuni, kaldıki bu iş değil bir çeşit insanlık görevi, günahtır, yazıktır nediyim. Bide çok sinirlendiğim için sonderece sert bir tepki gösterdim. E yüzyüze bakacağın adamlarla böyle yüzgöz olmayacaksın, daha olgun davranıp adamın ne menem bişey olduğunu anlayıp sonraki olaylarda ona göre davranacaksın ama naapayım ki kızınca gözüm bişey görmüyor, bunları düşünemiyorum, öyleki sinirde ellerim titriyor, hayır bende sorunlu bi kişiliğim, normal sayılmam ama öfffffffffffffffffffff hay anasını bacısını ne diyim daha yeni yılın ilk mesajını böyle yaptıran utansın, küfürede yeminliyim ya neyse

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.