30 Aralık 2007 Pazar

2008

2007'nin bu son günü, haftasonu tatilinin ardından okuldayım. Yılbaşında annem ve babam gelecekler, onlar için hazırlık yaparak geçirdim cumartesi pazarı. Temizlik, yemek falan. Biraz da oturup düşünme fırsatı buldum. Anladımki her geçen gün bir öncekine göre ne kadar da olgunum, ne kadar da büyük bir kabullenmişlik ve hazmetmişlik içindeyim. İtirazım da yok zaten. Demek istediğim şu ki şimdiye kadar hayatıma girmiş, çıkmış, hala hayatımda olan (iyi ya da kötü iz bırakmış) herkese ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Bugün beni oluşturan her kırıntıyı hayatıma girenlere borçluyum. Yaralayanlara ve yaramı saranlara, ağlatanlara ve oturup birlikte ağlayanlara, hepsine, hepsine TEŞEKKÜRLER...
2008 "işte budur yaaa, hayat budur işte" dediğim bir yıl olur mu bilmem ama ünlü Türk büyüğü Mazhar Alanson'un dediği gibi "benim hala umudum var"

26 Aralık 2007 Çarşamba

Anı yaşa--Gerisini tittiret


Maalesef gerçekleri biliyorum, görüyorum, herşeyin farkındayım ama yazmaya cesaretim yok.....Yapabileceğim tek şey var "carpe diem"------Yarın yoktur, bugün vardır.

18 Aralık 2007 Salı

Hayata ne kadar zor yaklaşırsanız o da sizi o kadar zorlar. Bu sabah biraz düşündüm. İnsan kendiyle ilgili bazı şeyleri yırtınsa da iki parçaya bölünse de değiştiremiyor. Küçükken deniz kenarında kumdan kale yapmaya çalışırdım her çocuk gibi ama bir farkla suya yakın yerde hazır ıslanmış kumdan harcı kullanmak yerine kumsalın en sıcak yerinden ayaklarım yanarak geçer ve bir kovam olmadığı için de minicik avuçlarıma kum doldurur, suya yetiştim yetişecem derkende parmaklarım arasında kalan azıcık kumla iş görmeye çalışırdım. Daha ufacıkken hayata bakışım ortadaymış da haberim yokmuş. Bu bakış yordu beni. Hayatımın bukadar zor olmasının tek nedeni zoru seçmek oluyor, bilerek bilmeyerek zor yollara girmek. Yapıcak bişey yok tipim öyle.

Umut

Boynum gözyaşlarından sırılsıklam olsa da, kendimi dibin dibinde hissetsem de anladım ki içinde bişeylerin düzeleceğine dair ufacık bir umut kırıntısı bulsan, en derinde bir yerlerde, yaşama sebebini buldun demektir. İşte insanı yaşatan bukadar küçük bişey, koskoca dünyada iyi şeylere olan uffacıcık inancın seni ayakta tutmaya yeter de artar.

17 Aralık 2007 Pazartesi

...

Hiç birşeyin anlamı kalmadı. Eğer mutsuzsam hiç bişeyin değeri yok. Gitmiycem Antakyaya, canı cehenneme herşeyin. Şuan mutlu olamıyorsam, bugün olmuyorsa hiçbirzaman olmasın.

16 Aralık 2007 Pazar

AŞK

Dün televizyonda adamın biri bi laf etti “ annelerini kaybeden erkeklerde gelişen ortak refleks annelerinin yerine koyabilecekleri bir kadına aşık olmaktır”. Onur annesini bana aşık olduktan sonra kaybetmiş olsada benim karakterim, ruhum, karşı koyamadığım birsürü özelliğim gereği ve onun hayatındaki bu önemli boşluğun da etkisiyle aramızdaki ilişkinin buna benzer bir boyuta geçmesinden ötürü içim yanıyor. Bir çok kez bu durumu ona ifade ettim, reddediyor ama boşuna, sözle ikna olma yaşımı geçtim, gözleriyle ikna edemiyor maalesef. Bu durumun oluşmasında en büyük hata benim. Kolay sahiplenmem suçlarımı ama bunun gün gibi yüzüme çarpmasından dolayı inkar da edemiyorum. Hayatıma girenin hayatına baştan ayağa hükmetmeye çalışırım, çalışmakla kalmam hükmedemezsem çılgına dönerim. Bu hüküm kelimesi çok egoistçe gelebilir ama yönetme anlamında değilde içselleştirmenin dibe vurmasıyla yanlızca zarar görmesin diye koruma içgüdüsüne engel olamamak, e bu da bir çeşit hükmetmeyi getiriyor. Hani hep sorarlar ya en sevmediğin özelliğin, efendim elinde olsa değiştirmek istediğin ilk yönün nedir falan diye. Ahhh yanıyorum böyle olmak istemezdim, baskın ve baskıcı karakterimi bir çırpıda yere serer ve sadece kendi hayatımı yaşamak isterdim. Bir kişilik mutluluğu yaratmak o kadar zorken ben üstüne birde başkalarının hayatını da üstleniyorum. Ne güzel olurdu onunla sadece yanımda olduğu zamanların hiç umarsız keyfini yaşamak, ama yoooook ben ne yaparım, durmadan sorar sorgularım: yanlış yapıyorsun, böyle yaparsan sana şöyle yaparlar, başkaları seni hep düdüklüyor, hayata bakışın hatalı, bu şekilde ilerleleyemezsin, daha gerçekçi olmalısın. Ha dinlemiyor mu, bizzat eyleme geçerim, arkadaş çevresini değiştirmeye çalışırım, aman zarar görmesin........Ve nooldu, YORULDUM. Kimsenin kaderini yazamazsın, kendininkini bile kısmen değiştirme gücün varken kimsenin bahtını yapamam, anlamalıyım, anlamalıyım, anlamalıyım. Anlamak fiilinin birinci tekil şahıs için çekmeliyim.

11 Aralık 2007 Salı

Babaanneme...-Yıldönümü hasebiyle

Hiçbir makina ve etkili deterjan imkanının bulunmadığı ama her nasılsa beyazlığını gökyüzü mavisinin ışıltısından çalımış yastık kılıflarına yüzü değe değe, sürtüne sürtüne uyanmak, çalarsaatlere konu olmuş bir horozun marifetiyle hem de. Uyanırken, senden evvel kimbilr sabah namazından buyana yakılakoyulduğu tandırda sıcak ekmek yedirip memnun etmeye gayret eden babaanneni camdan izleyip, bunca çabasını hiçe sayarak vede utanmadan “burda televizyon yok, eve dönelim artık” diye sinirlendiğinde kadir kıymet bilmeyişine bugün ağlayacağının farkında olmamak.....
"Ne yer kaldı, ne yar kaldı,
Bağdatta bir mezar kaldı "
demiş, oğlunu ve karısını uzun bir ortadoğu göçü sırasında salgın hastalığa kurban veren şair, onun gibi olduk, ondan geriye bir mezar kaldı, yaşasan da beni o köy evinde birkaç gün daha alıkoysan, çıtım çıkmaz, mızırdanmam, şikayet etmem, üstelik söz veririrm en uzak en bilinmedik ve en yaşlı akrabayı ziyarete gitmeye senden evvel gönüllü olacağıma.

Büyük adam

Henüz keşfedilmemiş bir teoremin gizli kalmış mucidi sanırken insan kendini yeryüzüne kafa üstü çakılması ve maalesef ölmeden ve de en sıradan haliyle yaşamaya devam etmesi en acısı. Bilki yaşam çok bölümdür, bazen sevinç bazen hüzündür.

5 Aralık 2007 Çarşamba

Kışş kışşş kara kış

Ah şu kış geçse, bu erken gece olmalar, dört duvar evlerden çıkmamalar bitse, ben senin kadrini kıymetini bilemedim baharım, yazım, affet, söz bu 30 yaşımın ilk baharının hakkını vericem.

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.