3 Temmuz 2008 Perşembe

Bi canım var oda sıkkın. Ne zaman canım sıkılsa içimde kusma isteği olur, sanki kussam rahatlayacağım, sanki kusarken bütün üzüntüler ağzımdan çıkıverecek. Deli gibi yere kusmak, ağzımın acı tadını yere tükürmek istiyorum

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Mutluluk, ona inanmaktır.

İnternetim yok ve inanılmaz yoğun günler yaşıyorum, bu sayfadan uzak kalmaktan hiç hoşlanmıyorum, ne güzel şeysin sen, en benden olan, en bana yakın.

Uzak bir memlekette sayılmam. Ama uçakla 3 saatlik bir yol olsa da kendimi dünyanın öbür ucunda hissettirebiliyor. Vildan olmasaydı yanımda başka bir gezegende olduğumu da sanabilirdim. En klişe şeylerin insanların ortak hislerinden süzülen tortular olduğunu anladım. Yani klişelerin ne kadar yalın ve doğru bir anlatımı olduğunu. "Bülbülü altın kafese koymuşlar.." mevzusu. İçime doğru bir yolculuk olsun istemiştim ama herşeyin dışında hissediyorum kendimi. Ne kadar yaklaşmak istesem o kadar uzağıma düşüyorum...

Elime geçseydi yazmak fırsatı daha neler vardı neler ama duygu ve düşünceler o kadar hızlı değişebiliyor ve ne kadar yoğun yaşanırsa yaşansın geçip gittiğinde hiçbir yoğunluk bırakmıyor ya toplayıp yazabilecek. Ya da öylesine karmaşık öylesine tanımlanamayan hislerle doldum ki anlatmaya kalemim yetmiyordur kimbilir.

18 Haziran 2008 Çarşamba

Bir şiir yazmışım-bigisayarımı karıştırırken buldum

Seni her gün, her sabah öldürüyorum
Senden her gün her sabah vazgeçiyorum
Nafile…
Izdırabımdan doğurur, yeniden yaratırım her akşam
Kalbim bana el olmuş, duymaz, dinlemez
O ben gibi değil yolundan dönmez, dönemez
Bugün sevdiğini yarın öldüremez.

Bu savaş seninle mi kendimle mi anlamadım
Bana düşman olan hanginiz bulamadım

Yok artık yoruldum, kırıldım, kabullendim ben
Karşı koymam kaderime, her gün yeniden sen, sadece sen, yine sen…

Gonca

15 Haziran 2008 Pazar

Henüz yaşanmamış bütün dramlarıma dizlerime vura vura ağlamaktayım.
Ve ağlamayı ibadetin hası saymaktayım.

12 Haziran 2008 Perşembe

Merak ediyorum acaba neden hiçbirşey yapmadan boş boş oturmak isteme duygusu hep işimin en çok olduğu zamanları gelir. Sanki ayarlıyo şşerreffsiz :)

10 Haziran 2008 Salı

Döndüm :(

Evime gittim, evim benim, çok özlemişim, iner inmez anladım, kokusu doldu burnuma havanın. buraları bu kadar güzel yapan nedir diye düşündüm ve bir sürü cevap ürettim: hava güzel, havada deniz kokusu var, havada çiçek kokusu var, yediğim herşey hem doğal hem leziz, evler uzuuuun, geniiişş, büyüüük, hiç birşeyde hiçbir darlık yok yani. Ama gerçek sebep hiçbiri değildi. Gerçek sebep aşağıdaki hikayede gizli.

Uzatmış ayaklarımı yatıyordum, annem öğleden sonra dışarı çıkıp bişeyler yapalım dedi ama benim canım hiç istemiyordu, iyi ozaman yarın çıkarız dedi. Bende döndüm kıçımı yatarken koluma bişey takıldı, rahatsız oldum, bu da ne dedim, kolumdaki bir saatti. Çıkarttım kolumdan ve akreple yelkovana takıldı gözüm, saati okudum, hiçbirşeydi, burda saat anlamsızdı, aylardan ne? haftanın kaçıncı günü? günün hangi saati? Burada zaman duruyordu, burada herşey duruyor ben yürüyordum. Burası bu yüzden sırtımı dayadığım en güvenli yerdi. Burası bana döndüğüm yerdi......

29 Mayıs 2008 Perşembe

Bir işe kalkışmak istiyorum boyumdan büyük, bir işe kalkışmak haddim olmayan. Belki de yaparım haaa, ne dersin
Bana kimse dokunmasın, kimse bişey sormasın, gözlerimden anlasın anlamasını istediklerim, daha da uzatmasınlar, öteki tekim, diğer yarım diyen anlasın anlayabilirse
Küs-barış, küs-barış ve yorul barışmaya da ne küs ne barış, içim barışmadıktan sonra

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Bir rüya gördüm

Hep rüya görürüm, bir kısmı derinden etkiler, bu da öyle bişeydi.

Tanımadığım bir insanla (bayan) kahve içiyordum. Bitirince, hadi yaaa dedim şu fincanı kapatayım da falıma bak. Neyse kapattım, fincana arkamız dönük sohbete devam ediyorken büyük bir patlama sesi geldi, kapattığım fincan patlama sesi çıkarak düz duruma geçmiş, nasıl olur diye elime aldım, fincanın içine baktım. Fincanımın içi girdap gibi, içindeki kahve hızlı bir biçimde dönüyor ve engel olamıyorum. Kafamı içine uzattığımda başım dönüyor, sanki fincanın içi beni çekiyor kendine, tekrar kafamı kaldırıyorum, sonra merakıma engel olamayıp tekrar eğiliyorum yine fincanın içine düşecekmiş gibi oluyorum. Kıza diyorum ki baksana fincana, yoooo olmaz ben o fincana bakamam diyor ve sırtını dönüp uzaklaşıyor, fincanımla başbaşa kalıyoruz. Geleceği söylemesini umduğum fincan herşeyii girdapa sokmuş. Eyvaaaaah

20 Mayıs 2008 Salı

Beni anlatan 3 kelimeden biri bu olmamalı

Yıllardır beni iyi tanıyan insanlar tarafından tanımlanan bir özelliğim var. Her seferinde "ASLA, ben mi? imkansız, kesinlikle kabul edemem derdim. Ama insan 30'unda da olsa kendine ait bambaşka şeyler keşfedebiliyor. Üzülerek söylüyorum, sanırım evet, ben kibirliyim. Bunu değiştirmem gerek. Çünkü hem kibirliyim hem de kibirli insanlardan nefret ederim. İkisi aynı bünyede ağır oluyor. Kibirli insanları sevmeye başlamalıyım :))))

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.