27 Şubat 2009 Cuma

Yaza yaza kalem tükenir...di eskiden. Minicik olurdu da yine sınıfın köşesindeki çöp kutusunun başına dikilip çatır çatır kalemtraşa sokup zikzaklı ahşap şeritler döktürürdük. Şimdi bu satırları yazmaya kalem gerekmiyor. Klavyem hiç tükenmiyor. Sahte sahte ekranlarda times new roman soğukluğunda bakıyor bütün yazılar. Sahte diyorum ama adettendir diye teknolojiye bok atmaya çalışmıyorum. Blogspotun sunucusu aniden çökse acaba bu yazdıklarım bu aslında sıfır ve bir denilen zımbırtılar hangi cehennemi boylayacak. Ha diyeceksiniz ki kağıt üstündekiler de kaybolabilir, kara kedi çalabilir, ağaca çıkabilir, balta kesebilir, suya düşebilir, eşek içebilir, dağa kaçabilir, dağ yanabilir ya da eski sevgilide rehin kalabilir, kimbilir...olsun ama zihinlerde bilinir ki bir zamanlar yazılmış mektuplar vardır, bilinir ki postacı zamanında bir dostun yaşamını üzeri X harfine benzeyen damgalı pullu zarflarda uzatmıştır avucuna. Bilgisayar ekranlarındaki yazıları kim sahiplenir ki. Oysa kağıda atılmış her çizgi bir kişilik olur, ait olur, senin olur, sana benzer, kağıt elin kokar, mürekkep gözyaşınla seyrelir.
Elle tutulur bembeyaz pespembe sapsarı yemyeşil mektup kağıtlarına yazılmış bir tomar yazı var önümde. Birçoğu hayatımın en zor dönemi olarak nitelediğim ÖYS hazırlıkta sevgili dostlarım tarafından manevi destek amaçlı gönderilmiş. Yine yanlızlıktan mıdır nedir tekrar okuyup ve ilk kez okur kadar heyecanla dökülürken gözyaşlarım kağıda bacaklarımı sıkıca karnıma çektim. O kağıtlar daha nice ıslak duygularımı göğsünde misafir etmiştir kimbilir.
Geçmişe mi ağlıyorum, hayır bu kez değil. Anlıyorum sadece o zamanki insanlar şimdikiler değildiler. Onlar da benim gibi kirlendiler, zihinlerinde binbir şeytani düşünceyle burunlarının ucundaki yokluklara sıradan merhametler göstermekteler. 3 saniye sonra kendi yaşamlarına tekrar dönerken burnu soğuktan kıpkırmızı kesilmiş ayak parmakları yazlık ayakkabısına isyan etmiş küçük kıza sırtlarını dönerler. Onlar da benim gibi arabamın camını silmeye koyulan kimbilir hangi dramın yırtık bir parçası ufaklığa bir kırmızı ışıklık şans tanırlar.
Ulan serseri dünya, ben sakladım ama sen becerdin masumiyetimi. Bekaretim senin olsun geri ver çocukluğumu..........

Hiç yorum yok:

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.