14 Ocak 2008 Pazartesi


İyi şeyler hep filmlerde olmaz sanırdım. Gerçek hayatta da iyiler er geç kazanır, iyi kalpli olan mutlu olur, kötü de hep yola gelir, anlar hatasını, özrünü diler, o da iyi olmaya çabalar.....Koca bir yalan..... Eski Türk filmlerinin gazladığı bir yalan. Neden bunları gerçek sanarak büyüyoruz. Ve neden annelerimiz hala bugün bile inanıyor bu zırvalığa. Neden bize gerçekleri öğretmiyor. Ne kadar da güçsüz kalıyoruz hayata işte bu yüzden. Bilseydim eğer küçükken dünyanın nasıl bir yer olduğunu bu kadar çok umut beslemezdim...Şimdi nerdeyse 100 yıllık bir çınar gibi kök salmış umutlarımı kesmek bu kadar zor olmazdı. Küçükken öğrensem kıyıverirdim canına minicikken diktiğim fidanın. Şimdi ben bu ağacı nerelere sığdıracağım. Öylece dikilmiş duruyor koca çınar kalbimin tam ortasında. Nazım Hikmet’in “sol memenin altındaki cevahir” diye tanımladığı, savaşmaktan hem yorgun hem olgun, hem güçlenmiş yüreğime yaslanmaktan başka çıkar yol kalmadı yine. Yine isyanlardayım bu gece yine. Saat 4:00, uykusuzum, en büyük kaçışı uykularımla yaparken şimdi uyku bile tutmaz oldum. Tam menapozlu evde kalmış kadınlar gibi gece uykusuna bile hasretim. İçimde bir sıkıntı. Bi sigara olsa da türk kahvesi ile bassam zehiri ciğerlerime bassam içime içime, daha çabuk ölmek için, ölüme bir nefes daha yakın olmak için. Trt de bir film oynuyor, (saat 4:30) siyah beyaz, adı "Alnımın kara yazısı", izliyorum, kadın asıyor kendini sonunda. Bende biyer bulsam asacak diyorum. Evdeki tüm lambaları abajura çevirdiğimden tavanda bu iş için en müsait çengeller bile yok ipi bağlamaya. Kendimi asamıyorum bile, öyle kara alnımın yazısı. Herşeyi yazgıya yüklemezdim ben, kendi elindedir insanın derdim ama kötülerin kazanması gibi kara yazım kazanıyor hep. Pek de elimde değilmiş anladım..........

Hiç yorum yok:

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.