19 Mayıs 2008 Pazartesi

DURU bir su gibi, bazen volkan gibi

18'in bir ayakkabı numarası olduğunu,
içindeki mama aynı olsada biberon değişince yemek yenmediğini,
gece uykularının haram olduğunu,
2 günde 1 makina çamaşır birikmesinin normal olduğunu,
veeeeeeeeee bebeklerin bu kadar akıllı, aynı zamanda tapacak kadar kendilerine bağlama yetenekleri olduğunu yeni öğrendim.

Kız kardeşim ziyaretime geldi, anamın yavrusunun yavrusunu öpmeye, sarılmaya doyamadan da gidiyorlar.
Soru: Çocuğum olsa bakabilecek tahammül gücüm nedir?
Cevap: O kadar az ki, 4 günde zamanı durdurup nefes almayı 4000 kez diledim. Bir evde bir bebek varsa diğer yetişkinler onun hükümdarlığında basit birer köleden ibaret oluyorlar :)

15 Mayıs 2008 Perşembe

Borders

Herhangi bir şeyi sınırında istemeyi öğrenemedim. Ya deliler gibi olsun istiyorum ya da asla olmasın. Ve eğer olacaksa hemen şimdi olsun. Staj muhabbetine almanyaya gideyim mi bilemedim ama eğer gideceksem şuan eşyamı toplayıp gitmek istiyorum, hemen şimdi eve bile uğramadan, öylece ofisimden kalkıp gitsem ne iyi olurdu. Sabır benim işim değil, yok kardeşim sabretmekten nefret ediyoruuuuuuum. Aslında evimden ayrılmak fikrinden de nefret ediyorum. Orası benim sığınağım. O duvarlara ne ağlasam ne bağırsam ne gülsem hepsi anlar sebebini, dördüde benim akrabam sayılır.

9 Mayıs 2008 Cuma

Kararsızım, ortadayım, belirsizim, karmaşığım


Ne yapsam hiç bilemiyorum, yapmazsam vicdan yapıyorum. Ne ordayım ne burda tam ortadayım. Ne evliyim ne bekar, ne çalışkanım ne tembel, ne istekliyim ne bıkkın, bir de üstüne ne öğrenciyim ne hoca.


1 Mayıs 2008 Perşembe

Bayram olmalıydı ama??

1 Mayııııııııııısss 1 Mayıııııııııısss
işçinin emekçinin bayramııııı

kutlu olsun.....

25 Nisan 2008 Cuma

Bir adam

bir adam
korku dağlarının yürekçisi,
ölüm denizlerinin kürekçisi;
öyle suskun oturuyor şişesinin başında,
içtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi,

onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
dinledikce susması, düşündükçe susması..
tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,
heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.

Özdemir Asaf

24 Nisan 2008 Perşembe

Kendimi tedavi etmeyi beceriyor gibi miyim ne?

Sanırım biraz daha kasarsam olacak, 30 yıldır yapamadığımı yapacağım sanırım. İnce bir çizgide yürürken denge kaybını hep karanlık taraf lehine kullanırdım. Ama bugün kendime ulaşmayı başardım, oradaki zavallı olarak tanımladığım küçük, zayıf ve çaresiz kızla konuştum. Ona en tatlı dilimi, en kibar yanımı kullanarak anlattım: bugüne kadar yapamadıklarını değil bugünden sonra yapmak istediklerini düşünmelisin dedim. Anlar gibi oldu, ikna olur gibi yaptı. Umarım haksız çıkmam, umarım vazgeçip ben karanlığa gömülmek istiyorum, beni rahat bırak demez, umarım yorganı sıkıca kafasının üzerine örtmüş ve en bilinçli haliyle kaybetmeyi seçmiş bu kız bu kez ışığın girmesine izin verir......umarım

23 Nisan 2008 Çarşamba


İnsanları sınıflamaya çalışmak çok kötü bişey fakat daha da kötüsü yeni tanıdığın herkesi mevcut bir sınıfa koyabilecek kadar insanları iyi tanımış olmak.

18 Nisan 2008 Cuma

Yanlızlık

İnsanların arasına karışmak iç yanlızlığıma sırt çevirmek istiyorum…. Dünü sevmekten vazgeçip bugüne sarılmak istiyorum

10 Nisan 2008 Perşembe

Ünlem!

Ünlem işaretinin dilimizde bir çeşit efekt görevi vardır. Şaşırma, kızgınlık, dikkat çekme, küçümseme, hitap etme gibi...Ancak bu ünlem her seferinde "suçlama" ifade ediyorsa... işte o ünlem... etmesin artık ya :(

9 Nisan 2008 Çarşamba

Yapamıyorum

Yapamıyorum...........................Her söz boş, her kelime yalan. Ne ben suçluyum ne o. Kabul edemediğimiz tek şey uygun olmadığımız. Kimsenin hatası yok, sadece ben değil biz yapamıyoruz....................................................................Beni en çok acıtan da yine ben tabiiki, bu geliş gidişlerim, bu baştan başlayıp başlayıp duvara vuruşlarım. Bu kez hepsinden farklı larak içimdeki bir ölüm acısı, bitişler de bir çeşit ölümdür, ölen de toprağa kavuşmalıdır.

28 Mart 2008 Cuma

Müdür ve ben

Bu sabah uygulama okuluna gittim. Bi iş için. müdürün yanında bi 5-10 dakika kaldım, sohbet ettik haliyle. O kadar zor sorular sorduki, karşısında ezildim büzüldüm, sabah sabah hiç hazırlıklı değildim. Konuşmanın bi bölümü aşağıda:
**********************************************************
Müdür: Sen şimdi hacettepede ne yapıyorsun?
Ben: Doktora
Müdür: Sonra ne yapacaksın?
Ben: Bilmem, heralde doçentlik için falan çalışıcam??
Müdür: Sonra?
Ben: Sonra profesör oluyosun.
Müdür: Sonra?
Ben: Bilmemmm, ölüyosun heralde
Müdür: Peki şimdiye kadar kendin için ne yaptın?
Ben: Doktora yapıyorum işte.
Müdür: Hayır kendin için?
Ben: Bunlar kendim için işte, daha aydınlık, daha iyi yaşamak için.
Müdür (İkna olmamışçasına ve hafif bir alayla sırıtarak): Sen kendini kandır
(SEN KENDİNİ KANDIR...Yeter mi? Bence bana yetti....)
Ben: Saolun müdürüm, iyi çalışmalar...
********************************************************

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.