30 Mart 2010 Salı

Çok yorgunum, çok yoğunum, çok sıkıldım. Neden? Neden üzerime aldığım işi en iyi şekilde yapmak zorundaym, neden başarısız olmak korkusuyla başedemiyorum? Neden başarıya bunca anlam yüklemek, neden hep ayakta ve dik olma mücadelesi? Ve son olarak
neden "benim adım Hıdır, elimden gelen budur" diyemiyorum. Ha bi bok muyum, o da değil.
Hergün havaalanının dibinden geçiyorum, sabah ve akşam, arabanın üstünden her gün en az 2-3 uçak geçiyor. Onca uçak korkuma rağmen, okula giden arabada değil de antakya'ya giden uçakta olmak istiyorum.
En zevkli dersim grafik ama gerçekten de kaldırabileceğimden ağır yük aldığımı hissediyorum, doktora döneminden daha yoğun geçiyor günlerim, yuh artık diyorum yaaaaa.

20 Mart 2010 Cumartesi

İcat edilmesini istediğim yegane teknoloji: zaman makinesi

Neden herşey çocukken daha güzeldi? Annem daha genç babamın saçları daha kıvırcık, gözleri daha yeşil ve ben daha mutluydum. Yalan söyleyince de kızarırdım üstelik. Herbişey kabuk bağladı, herşeyin üstü kalın bir toprakla örtüldü sanki.................

18 Mart 2010 Perşembe

Odunum ben

Evet haftada 27 saat derse giriyorum, evet fiziksel olarak bitmiş durumdayım, ve evet öğrencilerin bir kısmı yüksek oranda zihinsel engelli gibi davranıyor. Ama bunların hiçbiri, hiç haketmeyen bir öğrencinin kalbini kırmama neden olamaz.
Birikti, birikti, birikti, haftanın başından beri 187. kez aynı soru ile karşılaşınca "DAHA ÖNCE ÖĞRETTİM YA" diye o nemrut suratımla höykürdüm kıza. Üstelik de her nasıl oluyorsa etrafta binlerce yüzsüz, laçka, saygısız ve beyinsiz dururken gidip en mazum, en sessiz, en gurulu ve en gayretlisini bul. Ama bu ilk değil. Tez uygulamasında da benzer bir olay yaşadım. Sonra da kahroluyorum, uzun süre kendime gelemiyorum. Hadi bu vicdan bana müstehak ama onun hiç günahı yoktu....Ben her zaman olduğu gibi bu konuyu genellemeye, tekerrürden teorem yaratmaya meyilliyim. Ama ortadaki gerçek yadsınamaz, hayat bütün haksızlıkları haketmeyenlere yapmaya and içmiş sanki ben ne yapayım :((




13 Mart 2010 Cumartesi

Evirip çevirme hiç. Evi temizlemen lazım. NEFRET, YORGUNLUK.
Çocukken akşam yine yatacağım diyerek yatağımı toplamak istemezdim, saçmaydı çünkü. Ama bu temizlik işi birikimli bişey, nasıl olsa kirlenecek desende, giderek daha da çok kirlendiğini görüyorsun.

6 Mart 2010 Cumartesi

İliklerime işlemiş pesimizm. Nasıl kurtulacağımın planlarını yapıyorum. İlk şıkta spora başlamak var. Malum, böbrek üstü salgılarını arttırmaya birebir. Yok yahu beyinde salgılanıyordu bu hormon. Herneyse hareketsiz oturmak sanırım kötümser yapıyor beni.

5 Mart 2010 Cuma

Tam anlamıyla kuşatılmış hissediyorum. Hani nutukta vardır ya; "memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir" der. İşte öylece istemediğim bir hayatın içine ansızın sürüklenmişim sanki. Akıntıya kapılıp gidiyorum ama boğulmaktan kurtulmak için bir kütük aramıyorum. Tümden bu sudan çıkmak için tutunacak bir dal bakıyorum. Bulamıyorum...Çocukken kurduğum büyüklük hayalleri nasıl benzemiyorsa bugüne, bugünkü hayallerim yarınıma benzemezse diye korkuyorum.
Korktuğumu hiç belli etmeden yaşıyorum. Mezarlıktan geçerken bağır çağır şarkı söyler gibi, ıssız sokaktan ürküp caddeye koşar gibi.

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.