19 Kasım 2009 Perşembe

Para gördüm rüyamda, deste deste paralar.
Allah kahretsin bu paraları.
Arka bahçeye gömdüm hepsini.

Sonra alıp çıkmışım bavulumu,
dolara değil de yoncaya yeşil denen bir yere doğru.
Varamadan uyanmışım,
yoksa rüyaya açarken gözlerimi
hayata mı kapamışım.

Hayat hayat diyerek garip bir uykuya mı dalmışım.
Hayattan uyanıp da rüyaya mı kalkmışım.

Nolurdu gözümde küçülmek için bu kadar kasıtlı davranmasaydın.
Nolurdu dev kadar cüssenle bit kadar basit olmasaydın.
Nolurdu bazen de susmayı öğrenseydin.
Zerre kadar ne hissettiğimi önemseseydin o dilini kıvırır gırtlağına geri sokardın.
Neyse ki hidayete mi eriyorum nedir,
Islah olmanı diliyorum Allahtan, öfke kusmak yerine.

7 Kasım 2009 Cumartesi

Bir kez de yenilsen ne olur...Dünyanın ne sonu ne de başısın, bir kez de sen yenil.

Söz vermiştim kendime...Ama öyle zor bir dönemdeyim ki tutamıyorum. Oysaki bu sözlerin tam da bu dönemlerde bir anlamı vardı. Yüksek kaygılara izin vermeyecektim, dipsiz kuyulara atlamak yerine durup düşünecektim. Nefes alacak ve nefes almanın ne kıymetli bişey olduğunu hatırlayacaktım. Ama ne oldu, elbetteki kaygı tavan yaptı, kusma isteği geldi boğazıma oturdu. Artık bu işkence bitsin istiyorum, ne olacağım belli olsun istiyorum. Araf diye bir yer vardır, ruhların arada kaldığı ne cehenneme ne de cennete gittikleri. İşte oradayım ben, bekliyorum, hesabımın sonucunu bekliyorum. Bunca yıldan sonra, 31 seneden sonra, daha kararlı, daha güçlü, daha dik olmayı dilerdim. Sandığımdan daha çürükmüşüm. Bu ezikliğim, bu sık sık kendimi kimsesiz hissedişim öldürüyor beni. Çok çaresiz hissediyorum, hele ki gecenin geç saatiyse iyice düğümleniyor tüm duygular.

1 Kasım 2009 Pazar


Oooooof offfffffffffffff. ÖSS'ye giresim var. Bu bilgisayar öğretim teknoloji zımbırtısının doktorasını bile yaptım, b.kunu çıkardım yani. Sanki şimdi yeni şeyler öğrenmek lazım. Ya da yeni şeyler YAPMAK, öğrenmeyi burada kesmek lazım. Hatta öyle ki, şimdi, öğrenmemeyi öğrenmek lazım.
29 Ekim dolayısıyla Maraş'a kız kardeşimin yanına gitmiştim, döndüm. Biraz utanç var içimde. Beni iyi ağırlamak için elinden gelen herşeyi yapıyor benim güzel kardeşim. Ama onun cadaloz ablası ne kadir kıymet bilir ne misafirperverlikten nasibini almıştır. Üstelik de sağlık problemleri nedeniyle her Ankara ziyaretini burnundan getiririm onun. Her zaman yapacak önemli işlerim vardır ve vaktim çok azdır. İlgilenemem ve ilgilenmemenin verdiği vicdan azabını da onun canından çıkartırım. Ota boka bağırırım, emirler yağdırırım. Bulaşıklara kızarım. Her halinden bellidir benden çekindiği, hiçbir eşyama dokunmaz ve mutlaka izin alarak kullanır. Hatta bir keresinde toplam 1 yaşında olan kızının kulağına sessizce "Bak ama bunlar Teyzenin, sakın dokunma yoksa bize kızar" diye fısıldarken yakaladım. Daha da iğrenci bu tutuma hiiiiç tepki göstermedim. Tabi ya tembihlesin dedim içimden, ortalığı dağıtmasın. Düşündükçe kendimden nefret ediyorum. Her Maraş'a gittiğimde ikimiz arasındaki farkı hatırlar utanırım ama hiç birşeyi değiştirmeye kalkmam. Birazcık bile fadakarlık yapmam. Ablasıyım ya, ezerim geçerim dozer gibi. Ha bir de hiç utanmadan, kapı arkasından kocasını şikayet eder her fırsatta laf sokarım. Sinameki olmaktan öteye gitmeyen kusurlarını abartarak üstelik. Yok, yok neresinden tutsam rezillik. Benim kabahatlerim bir değil iki değil. Bişey yapmalı!

2022'ye not

 2022'de aldığım en güzel karar "hayatıma giren herkese kapıyı çıplak açmamak" oldu.